12 Haziran 2025 Perşembe

Mustafakemalpaşa Suuçtu Şelalesi: Doğa, Zaman ve İnsan Üzerine Bir Yaklaşım

 


Mustafakemalpaşa Suuçtu Şelalesi: Doğa, Zaman ve İnsan Üzerine Bir Yaklaşım

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde, yeşilin türlü tonlarını barındıran ormanların göğsünde saklanan bir su sesi duyulur. Bu ses, bazen bir yankı gibi vadilerde dolanır, bazen de derin bir sessizliğin içinden doğar. Suuçtu Şelalesi, bu sesin adı olarak yer bulur haritalarda; ancak onun hakiki karşılığı, yalnızca konum bilgisiyle ya da rakamsal değerlerle açıklanamaz. Zira burada akan su, bu coğrafyanın kadim tarihini taşırken, aynı zamanda insana da doğayla yeniden nasıl bir bağ kurabileceğini anlatır.

Doğal güzelliğiyle dikkat çeken bu alan, fiziksel, zihinsel ve kültürel bir noktada bekleyen, gelene ve görmek isteyene çok şey anlatan bir varlık hâline gelir. Bu yazı, Suuçtu Şelalesi’nin jeomorfolojik temellerini, ekolojik çeşitliliğini ve sosyo-kültürel anlamlarını bir arada düşünerek, hem bilgiye hem de sezgiye dayalı bir değerlendirme sunmayı hedefler.

Jeomorfolojik Katmanlar

Suuçtu’nun bulunduğu Çataltepe bölgesi, jeolojik açıdan hareketli bir zeminin ürünüdür. Fay hatları boyunca zamanla oluşmuş kırık yapılar, suyun yönünü belirleyen kanallar hâline gelmiş, bu kanallar zamanla derinleşmiş, genişlemiş ve suyu düşüşe zorlayan bir eğimle birleşmiştir. Bu düşüşün yüksekliği yaklaşık 38 metreyle sınırlansa da, suyun yere çarptığı her an, milyonlarca yılın birikmiş enerjisini taşır.

Jeomorfolojik süreçler, genellikle gözle fark edilmesi zor, yavaş ilerleyen olaylardır; ancak Suuçtu’da bu süreçler, kendilerini görünür kılar. Kayanın yüzeyi, suyun şekillendirdiği hatlarla çizilmiştir; vadinin biçimi, suyun zamanla açtığı yarıklarla oluşmuştur. Bu coğrafya, doğanın hem yıkıcı hem de yaratıcı gücünü aynı anda taşır.

Şelalenin yukarısındaki havza, yıl boyunca değişen yağış miktarlarına göre su seviyesini düzenler. Bahar aylarında gürleyen, yazın ise çekilen bu su, doğanın mevsimsel döngüsünü birebir yaşar.





Ekolojik Doku

Suuçtu’nun çevresini saran orman örtüsü; kayın, meşe ve gürgen ağaçları, toprağı tutar, suyu dengeler, hava kalitesini artırır ve çevredeki diğer canlılara yaşam alanı sağlar.

Bitki örtüsünün bu çeşitliliği, yalnızca ağaç türleriyle sınırlı kalmaz. Toprakta filizlenen yabani otlar, yosunlar, çalılıklar, kuşların yuva yaptığı dallar, böceklerin yuvalandığı bitki kökleri... Tüm bu unsurlar, birbirine görünmeyen iplerle bağlıdır. Her canlı, diğerine zemin hazırlayarak, yaşamın sürekliliğini sağlar. Bu sistemin kahramanları, birbirini tamamlayan unsurlardır.

Mikroklima koşulları bakımından Suuçtu’nun çevresi, çevre köylere ve ova düzlemine kıyasla daha serin ve nemli bir yapı sunar. Bu durum, bölgenin bitkisel çeşitliliği kadar hayvansal varlığını da etkiler.

Bellekteki Yer

Doğayla insan arasındaki ilişki, yalnızca gözlem üzerine kurulduğunda eksik kalır. İnsan, doğayı onunla birlikte yaşayarak, ona temas ederek, onu yaşantısının içine katarak anlar. Suuçtu, bu tür bir yaşantının merkezlerinden biridir. Mustafakemalpaşa’daki pek çok ailenin belleğinde, şelalenin kenarında geçirilen bir gün, gölgesinde yenilen yemek, suyun sesi eşliğinde kurulan dostluklar vardır.

Suuçtu’ya yapılan ziyaretler, bazen bir bayram günü dinlenmesi, bazen düğün öncesi fotoğraf çekimi, bazen de yalnız kalmak isteyen bir gencin doğayla kurduğu içsel sohbet olabilir. Burası herkesin kendi anlamını yüklediği bir alan olarak, yerel kültürün de bir parçası hâline gelmiştir. Bu sebeple, doğayı korumak hatıraları, duyguları ve anlamları korumak anlamına gelir.

2011 yılında tabiat parkı statüsü kazanmasıyla birlikte alanda çeşitli düzenlemeler yapılmış, ziyaretçi yolları açılmış, belirli bölgelerde tesisleşme sağlanmıştır. Bu durum hem doğanın ulaşılabilirliğini artırmış hem de bazı alanların yükünü çoğaltmıştır. Turizm faaliyetleri, bir mekânın görünürlüğünü artırabilir; ancak bu görünürlük, eğer duyarlılıkla yönetilmezse, taşınamayacak kadar ağır yükleri de beraberinde getirebilir. Bu sebeple Suuçtu’nun korunması, mekânla kurulan öznel ilişkilerin de gözetilmesiyle mümkündür.

Suuçtu Şelalesi, ilk bakışta suyun yüksekten düştüğü bir doğa parçası olarak görülebilir; ancak dikkatli bir gözle bakıldığında, bu düşüşün içinde çok daha derin bir hareket, çok daha sevdalı bir söylem saklıdır. Su, doğanın hafızasını taşıyan bir anlatıcı, toprağın geçmişini bugüne aktaran bir aracı olarak karşımıza çıkar.

Bu bölgenin korunması, yalnızca fiziksel yapının sürdürülebilirliği ile sınırlanamayacak kadar çok katmanlıdır. Ekolojik denge kadar kültürel bellek de korunmalı, bilimsel veriler kadar insani hikâyeler de dikkate alınmalıdır. Doğaya dair her parça, insana bir kaynak, yoldaş, öğretmen, dost olabilir. Suuçtu, bu dostluğu asilce sürdüren yerlerden biridir. Şelalenin belki de sunduğu en önemli şey, insanın kendini yeniden hatırlamasına imkân vermesidir.

Zeyniler Köyü Bursa Feride’nin Ayağının Değdiği Yer

  Zeyniler Köyü Bursa Feride’nin Ayağının Değdiği Yer Uludağ’ın eteklerinde, Bursa’nın Yıldırım ilçesine bağlı bir köy düşünün. Eski taş y...