21 Mayıs 2025 Çarşamba

Demirtaş: Türkiye’nin İlk Çim Kayağı Tesisinin Ardındaki Köy



Demirtaş: Türkiye’nin İlk Çim Kayağı Tesisinin Ardındaki Köy

Bursa'nın kuzeyindeki Osmangazi'ye bağlı Demirtaş Mahallesi, sıradan bir yerleşim yeri gibi görünse de, tarihsel kimliği bugünün coğrafi sınırlarının çok ötesine uzanır. Zamanla farklı halkların, inançların ve mekân kullanımlarının kesiştiği bir alan olarak, Demirtaş çok katmanlı bir geçmişin izlerini taşır. Adının kökeninden yerleşim tarihine, demografik yapısından mimarisine dek incelendiğinde, Demirtaş hem mikro ölçekte bir Anadolu tarihidir hem de modernleşme ve göç politikalarının küçük bir örneklemidir.

Yerleşim geçmişi bakımından bölge, Neolitik Çağ’dan beri insan faaliyetlerine sahne olmuştur. Bugünkü Demirtaş’ın 2,5 kilometre güneyinde yer alan Demirtaş Höyüğü’nde yapılan kazılar, bölgenin M.Ö. 2500’lere kadar uzanan bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Bu veriler, Demirtaş’ın herhangi bir kırsal yerleşimden çok daha fazlası olduğunu; tarih öncesi çağlardan bugüne kadar kesintisiz bir insan varlığına ev sahipliği yaptığını ortaya koyar.

Osmanlı dönemine gelindiğinde ise köy, 16. yüzyıldan itibaren tahrir defterlerinde Demirtaş adıyla kaydedilmeye başlanır. Adın menşeî konusunda farklı görüşler bulunsa da, halk arasında en çok kabul gören anlatı, ismin Osmanlı'nın Rumeli fetihlerinde görev alan Demirtaş Paşa ile ilişkilendirilmesidir. Ancak bu bağ, tarihsel belgelerle net biçimde doğrulanmamaktadır. Etimolojik açıdan değerlendirildiğinde ise demir ve taş sözcüklerinin birleşimiyle oluşturulan bu isim, yerleşim adı olarak Anadolu’da sıkça rastlanan bir Türkçe yapı formudur. Yer adı ile kişi adı arasındaki olası ilişki, Osmanlı’nın iskân politikalarıyla desteklenmiş olabilir. 19. yüzyılın sonuna kadar Demirtaş, ağırlıklı olarak Rum Ortodoks nüfusun yaşadığı bir köydür. 1915 nüfus kayıtlarında köydeki nüfusun tamamının Rumlardan oluştuğu belgelenmiştir.


Demirtaş Mahallesi’nin ortasında sessizce duran bugün Demirtaş Orta Camii olarak bilinen bina, 1834 yılında Koimesis Tes Theotokos adıyla Rum Ortodoks halk tarafından bir kilise olarak inşa edilir. Dış cephede görülen taş-tuğla almaşık duvar örgüsü, Bizans geleneğini sürdürür. Cephenin çıkıntılı apsis bölümü, kilise formunun en karakteristik izi olarak korunmuştur. Batı kapısı üzerindeki beş satırlık mermer kitabeye göre temeller, 3 Şubat 1834 tarihinde Demirtaş’ın Rum ahalisi tarafından atılmıştır. Yapının kuzey ve güney cephelerinde yer alan pencerelerin simetrik olarak dizilmesi, narteks ve galeri katlarına işaret eden mimari düzen, bu yapının sıradan bir ibadethane olmaktan öte, Rum topluluğun merkezi olduğunu anlatır. Daha sonra eklenen minare ve kadınlar mahfili gibi unsurlar, yapıyı camiye dönüştürme sürecinde yerleştirilmiştir.







***

1923 Lozan Antlaşması’yla uygulamaya konan nüfus mübadelesi, Demirtaş’ın demografik yapısını köklü şekilde değiştirmiştir. Drama, Langaza, Selanik ve çevresinden gelen Müslüman mübadiller, terk edilen Rum evlerine yerleştirilmiştir. Bu göç, fiziksel bir nüfus değişimiyle birlikte kültürel bir yeni inşayı da beraberinde getirmiştir. Ardından 1970’lerden itibaren Bulgaristan’dan gelen Türk kökenli göçmenlerin yerleşimi, Demirtaş’ın üzerine bir katman daha eklemiştir. Yugoslavya’dan gelen Bektaşi Arnavutlar da bu demografik çeşitliliğin bir başka boyutunu oluşturur.

Cumhuriyet sonrası idari değişikliklerle birlikte Demirtaş, 1955’te belediye statüsü kazanmış, 2012’de ise mahalle statüsüne dönüştürülerek Osmangazi ilçesine bağlanmıştır. Bu dönüşüm sosyo-kültürel bir yeniden tanımlamayı da beraberinde getirmiştir. Kırsal kimlik, kentsel sınırlar içinde yeni bir kimliğe dönüşme sürecine girmiştir.

Demirtaş’taki ikinci büyük dönüşüm alanı ise 1970’li yıllardan itibaren kırsal kimliğin teknik altyapıyla buluştuğu Demirtaş Barajı çevresidir. 1977 ile 1983 yılları arasında sulama amacıyla inşa edilen bu baraj, yalnızca tarım verimliliğini artırmakla kalmamış, bölgenin doğal ve sosyo-ekonomik yapısını da etkilemiştir. Ballık ve Keten dereleriyle beslenen baraj gölü, hem doğal güzellikleri hem de çevresindeki ormanlık yapısıyla dikkat çeker. Bu alan, kırsal üretimin merkezinde yer alırken aynı zamanda kamusal bir dinlenme ve eğlence alanı haline gelmiştir.

dış mekan, doğa, gökyüzü, hazne, havza içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulan içerik yanlış olabilir.

1987 yılında, Demirtaş Barajı çevresinde Türkiye’nin ilk çim kayağı tesisleri kurulmuştur. Bu tesisler, 1991 yılında Almanya, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin katıldığı Çim Kayağı Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yaparak Demirtaş’ı uluslararası bir spor etkinliğinin parçası haline getirmiştir. İki ayrı pistten oluşan tesislerde, uzun pist 535 metre, kısa pist ise 392 metre uzunluğundadır. Eğimi ve zemin yapısıyla dünya standartlarında kabul edilen bu pistler, yıllarca atıl kaldıktan sonra yeniden canlandırılmıştır.

mağara, kayak yapma, dış mekan, gece içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulan içerik yanlış olabilir.

https://fotograf.bursa.com.tr/demirtas-cim-kayagi/demirtas-cim-kayagi-ve-su-kayagi-tesisleri/

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarıyla son yıllarda modern bir mesire alanına dönüştürülen bu bölge, kayak, yürüyüş, dinlenme, çocuk oyunları, tubing pistleri gibi çok yönlü kamusal kullanımlara da olanak sağlamaktadır. Böylece baraj çevresi, hem üretim hem de sosyal yaşamın entegre edildiği bir alan haline gelmiştir.

Bugün Demirtaş’a bakıldığında, bir yanda erken Tunç Çağı’na ait höyük kalıntıları, bir yanda Bizans mimarisi taşıyan bir cami, öte yanda uluslararası çim kayağı yarışmalarına ev sahipliği yapmış pistler aynı coğrafyada yer almaktadır. Bu çok katmanlılık, Demirtaş’ın bir köy olmaktan çok, geçmişle bugün arasındaki geçişleri taşıyan bir tarihsel örneklem olduğunu göstermektedir.

Demirtaş’ın bir diğer önemli topoğrafyası Kırantepe Çamlık Parkı'dır; spor ve yürüyüş alanları, çocuk oyun sahaları ve ışıklandırma sistemleriyle kırsal bir yamaçtan kamusal bir yaşam alanına dönüştürülmüştür. Bu süreç, Demirtaş’ın doğayla kurduğu ilişkinin pasif tüketimden aktif yaşama evrildiğini gösterir. Kırantepe, aynı zamanda mahalle sakinlerinin gündelik sosyalleşme alanına dönüşerek, yerel kimliğin yeni bir bileşeni olmuştur.

Demirtaş’ın Pamuklutepe bölgesi, bu dönüşümün öteki yüzünü temsil eder. Selvi Yolu Caddesi çevresinde konumlanan ve özellikle tarımsal arazileriyle bilinen bu alan, kentsel yayılma baskısı altındaki kırsal alanların temsilidir. Arazi yollarında biriken su, altyapı eksiklikleri ve doğal dokunun korunmasıyla ilgili müdahaleler, Pamuklutepe’nin kentselleşemeyen doğasını görünür kılar. Fen İşleri’nin bu bölgedeki düzenlemeleri, yerelin kendi coğrafyasıyla kurduğu ilişkinin yeniden tanımlanma sürecine işaret eder. Demirtaş, geçmişiyle çatışmayan bir bugünü kurmaya çalışan yerleşimlerin nadir örneklerinden biridir.

 

Aziz Mahmud Hüdâyî ile Üftâde Hazretleri Arasındaki Tasavvufî Bağ: Bir Gönül Terbiyesi

  Aziz Mahmud Hüdâyî ile Üftâde Hazretleri Arasındaki Tasavvufî Bağ: Bir Gönül Terbiyesi Aziz Mahmud Hüdâyî ile Üftâde Mehmed Efendi arası...