2 Temmuz 2025 Çarşamba

Savaşın ve Açlığın Bedelini Ödeyenler



Bazılarının anlamadığı bir gerçek var: Savaşları çıkaranlar halklar değil, devletleri yönetenlerdir. Masum insanlar yalnızca bu kirli oyunların bedelini öder. Elbette savaşta ölen, acı çeken insanlar için yüreğim yanıyor. Ama unutulmamalı ki bu felaketlere sebep olanlar sıradan insanlar değildir; halkı yığın, koyun ya da sessiz bir kalabalık olarak gören devlet yöneticileridir. Onların açgözlülüğü, kibri ve güç tutkusu, milyonların kaderini karartır.

Adalet duygusundan bahsediliyor... Hangi adalet? Adalet dedikleri çoğu zaman kendi dilinden, kendi ırkından, kendi inancından olmayanı ölüme mahkûm etmek oluyor. "Sen benim gibi değilsen, bu dünyada sana yer yok" diyorlar; toprak, su, sınır için kan akıtıyorlar. 

Şimdi size bir soru soracağım: Bir baba ya da anne, yalnızca çocuğuna bir parça ekmek, ya da yiyecek almak isterken, cebindeki para yetmediği için kasada o erzakları bırakıyorsa... o babanın—annenin yüzünü, kalbindeki yangını düşünebiliyor musunuz?

İşte bomba atan o canilerle, bir halkı yurtlarından eden o soykırımcılarla, insanların önüne türlü yiyecekler serip sonra alım gücünü elinden alarak onu yavaş yavaş köleleştirenler arasında bir fark var mı? Biri bombayla öldürür, diğeri açlıkla... Ama sonuç aynıdır: insanın onuru çiğnenir, insan canı hiçe sayılır. 

Bu dünya her haliyle utanç dolu... Bizi duyan yok. Bizler bazıları için sadece vergi ödemek zorunda olan, ne olursa olsun şükretmesi beklenen, yarı aç yarı tok yaşamaya mahkûm edilen, şikâyet etmeyen, hep çalışan, daha da çok çalışan insanlarız. Savaşıyoruz dediklerinde, onların istediği cephede can vermeye mecbur bırakılanlarız. Söz hakkı olmayan, sadece emir alan, sadece yük taşıyan, sadece sabretmesi istenen insanlarız. Birileri zenginliklerine zenginlik katarken, birileri tahtlarında otururken, bize düşen yalnızca susmak, çalışmak ve katlanmaktır. Ve bu düzenin adı adalet diye öğretilir bize... Oysa adaletin izini bile göremeyiz.

Bakıyorum, bazıları sık sık savaşla ilgili paylaşımlar yapıyor. Oysa Ortadoğu’nun cehennemini gerçekten anlayabilmek için sağlıklı ve berrak bir zihin gerekir. Adalet anlayışı yokmuş bazı yazarların; peki, onlar gerçek adaletin zerresini biliyor mu acaba? Mohammad Rasoulof’un 2024 yapımı Kutsal İncirin Tohumu filminde gördüğümüz gibi... Tahran’daki Devrim Mahkemesi’nden terfi alan yargıç İman, ortalık kızıştıkça ailesine düşman kesiliyor; silahı kaybolduğunda karısına ve kızlarına paranoyayla yaklaşmaya başlıyor—sistemin baskısı, aileyi bile parçalamış.

Korkudan savaşı desteklemeyin. Birileri bana kızar ya da makamımdan olurum diye paylaşım yapmayın. Gerçekten ne hissediyorsanız, onu söyleyin. İşte ben bunları düşünüyor ve söylüyorum.

Güç Yetmez: Bilinç ve Bakış Açısı Gereklidir

  Güç Yetmez: Bilinç ve Bakış Açısı Gereklidir Gerçek bir güven ve istikrarlı bir ortam kurmak istiyorsanız, önce kendi kardeşinizi olduğu g...