15 Ağustos 2025 Cuma

Atatürk ve Anzaklar



Atatürk ve Anzaklar adlı eser, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında Çanakkale’de şehit düşen yabancı askerler için söylediği ünlü ve insancıl sözlerin hikâyesini, bu sözlerin nasıl ortaya çıktığını ve resmî olarak nasıl belgelendiğini anlatır. Olaylar, tamamen bir tesadüf sonucu başlar. Avustralya’nın Queensland eyaletinde, Brisbane kentinde Anzaklar tarafından yaptırılan “Gelibolu Onur Çeşmesi”ne Atatürk’ün bu sözlerini yazıt olarak eklemek isteyen bir grup, Türkiye’den sözlerin resmî belgesini talep eder.

Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de Türklerle savaşan Avustralyalı ve Yeni Zelandalılara “Anzak” denir. Kitap, Anzakların Türk askerinin mertliğine, cesaretine ve soyluluğuna duyduğu hayranlığı, bu hayranlığı her fırsatta dile getirdiklerini vurgular. 1977 yılında Lüleburgazlı öğretmen Tahsin Özeken, savaş alanlarını gezerken yaşlı bir Avustralyalı subayla tanışır. Sohbet sırasında ona, Atatürk’ün Anzak askerleri için söylediği sözleri aktarır ve not aldırır. Subay bu ifadelerden derinden etkilenir; ülkesine döndüğünde Anzaklar Derneği’nde yüksek sesle okur. Bu olay, Anzak yetkililerinden Alan J. Campbell’ın Türkiye’den sözlerin resmî belgesini istemesine yol açar.

İlk başta “Eceabad Kılavuzu” gibi yerel yayınlarda bu sözlere rastlanmaz. Fakat yapılan araştırmalar, bu sözlerin 1934’te İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Çanakkale ziyareti sırasında, bizzat Atatürk tarafından kendisine verilen bir metin olarak okunduğunu ortaya çıkarır. Kitap, Atatürk’ün bu konuşma için Şükrü Kaya’ya nasıl yön verdiğini de aktarır. Önceleri sadece Türk şehitlerini anmayı düşünen Kaya’ya, Atatürk şu şekilde seslenir: Dünyaya hitap edercesine konuşmalı, Çanakkale’de yalnız Türk şehitleri değil, bu topraklara kanlarını döken tüm kahraman askerler de hürmetle anılmalıdır. Kaya, bu isteği layıkıyla yerine getiremeyeceğini söyleyince Atatürk, ona uzun bir metin verir.

O metinde yer alan ve bugün dünya çapında tanınan sözler şunlardır:

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız… Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır… Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Şükrü Kaya’nın Çanakkale’de okuduğu bu metin, gazeteciler tarafından kaydedilir ve kısa sürede dünyaya yayılır. 1978’de kitabın yazarı, elde ettiği bilgileri Alan J. Campbell’a iletir. Aynı dönemde Türkiye’nin Avustralya Büyükelçisi Baha Vefa Karatay’ın konuşmasında da Anzaklarla kurulan dostluk özellikle vurgulanır.

Bu anlatı, bir tarihî belgenin izini sürerken aynı zamanda savaş sonrasında barışın ve dostluğun nasıl güçlenebileceğini gösterir. Atatürk’ün sözleri, düşmanlıkların unutulması ve insanlık duygusunun öne çıkması açısından evrensel bir değer taşır.

Tavsiye

Aşkı hissetmek tek başına yetmiyor; karşı tarafın aşkı idrak etmesiyle tamamlanıyor. O idrak olmayınca aşk, tek kişilik bir yük gibi kalıyor...