Ah Tanrım, ne solgun
diye mırıldanırdı papaz
acı çekiyor gibi görünen
şu kadının kahkahası
Çoktan yanıp kül olmuş kara kentin
iti kopuğu
is kokusunda birbirini tanımayan
yüzlerdi bunlar
Ötekiler suskundu bir ölüm soluğunda
batışlar, geçmiş, ay-kara, yolculuğun sonu
Vardı
Başladı
Yoktu
Tükendi
Sevinçli bir acının kızıllığında
gerçekten bir hayatın
yok oluşu muydu bu?
Kör ve sağır bir insanın
yıpranmış şarkısından
dökülen yorgun kelimeleri duydum
Ah Tanrım
Büyücü adamın elinden kaçıyor
alevlerin bağışladığı kadın
adını bilsen sönerdi
tutsan yakar
Günahkâr-melek kadının
solgun kahkahası yükselirken
kara kentin iti kopuğu ağlıyordu
Ve geriye tek bir soru kaldı
hem suçlayandı
hem aklayan