Adem
Amca ve Yaren’in Köyü: Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşamın Kırsal Hafızası
Marmara Bölgesi'nin
zengin sulak alanları arasında yer alan Uluabat Gölü'nün kıyısında konumlanan
Eskikaraağaç köyü, sıradan bir kırsal yerleşim olarak anılmanın ötesine geçmiş,
doğa ile insan arasındaki ilişkiler ağını güçlü biçimde örerek farklılaşmış bir
kimlik kazanmıştır. Bu köy, yalnızca coğrafi konumunun sağladığı görsel
olanaklarla anımsanmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal hafızaya yerleşmiş
ekolojik bir duyarlılığın, kuşaklar arası aktarılan bir yaşam kültürünün ve
yerelden evrensele uzanan bir çevre bilincinin somutlaştığı bir alan olarak ön
plana çıkar.
Eskikaraağaç, 2011
yılında Avrupa Tabiat Mirası Vakfı tarafından Avrupa Leylek Köyü unvanına uygun
görülmüştür. Türkiye'nin bu uluslararası çevresel ağı temsil eden tek yerleşimi
olan köy, geleneksel yaşam biçimlerinin modern doğa koruma yaklaşımlarıyla
buluştuğu nadir örneklerden biri olma niteliği taşır. Yılın belli dönemlerinde
köyü ziyaret eden göçmen leylekler, yalnızca biyolojik varlıklar olarak
değerlendirilmez; aksine, yaşam alanının ritmini belirleyen, kültürel
anlamlarla yüklü, simgesel figürler haline gelirler.
Mart ayından itibaren
gökyüzünde süzülen ilk leyleklerin gelişiyle birlikte köyde hareketlilik artar.
Bu misafirlerin gelişi, mevsimsel döngüye anlam katan bir ritüele dönüşür.
Yerel halk, elektrik hatlarının yalıtılması, özel platformların hazırlanması ve
çatılara kurulan yuvalar aracılığıyla bu kuşların köyde barınabilmesi için
yıllardır kolektif bir çaba içinde bulunmaktadır. Bu türden uygulamalar,
yalnızca hayvanlara duyulan şefkatle açıklanamaz; aynı zamanda insanın doğayla
ilişkisini kurduğu etik zeminin derinliğini ve sürekliliğini gösterir.
Köyün tanınırlığını
artıran en çarpıcı anlatılardan biri, balıkçı Adem Yılmaz ile her yıl Uluabat
Gölü’ne dönen Yaren adlı leylek arasında kurulan sıra dışı bağdır. On yılı
aşkın süredir süregelen bu temas, insanla hayvan arasındaki alışıldık sınırları
sorgulatan ve yer yer şiirselliğe ulaşan bir ilişki biçimine dönüşmüştür.
Yaren’in Adem Yılmaz’ın kayığına konarak birlikte gölde gezinmesi, Adem Bey
tarafından beslenmesi, bölge halkı tarafından her yıl sevinçle karşılanır ve
çeşitli kültürel anlatılarla desteklenerek insanların hafızalarında önemli bir
yere yerleşir. Adem Bey ile Yaren Leylek’in ilişkilerinin belgelenmiş olması, uluslararası
düzeyde de yankı uyandırmış; Yaren üzerine çekilen belgesel filmler, pek çok
ödüle layık görülerek bu kırsal köyü bir anlatı merkezine dönüştürmüştür.
Eskikaraağaç aynı zamanda
doğa temelli turizmin yerel halkla doğrudan temas hâlinde gerçekleştiği bir
örnek olarak değerlendirilebilir. Köyde bulunan kuş gözlem kulesi, doğa yürüyüş
rotaları, canlı yayın sistemleriyle izlenebilen kuş yuvaları ve yerel üretime
dayalı pazar alanları, ziyaretçilerin pasif izleyiciler olmaktan çıkıp
sürece aktif biçimde dâhil olmalarına olanak tanır. Bu tür mekânsal ve
toplumsal düzenlemeler, kırsal alanlarda gelişen ekoturizm anlayışının
içeriğini zenginleştirmekte ve eğitimsel boyutlar kazandırarak çok yönlü bir
deneyim sunmaktadır. Özellikle okul grupları ve araştırma ekipleri, bu köyü
doğa gözlemi ve çevre eğitimi açısından öncelikli bir saha olarak tercih
etmektedir.
Köyün yapısal dönüşümünde
leyleklerin göçüyle anılan insan yaşamının da göç ile şekillenmiş olması dikkat
çekicidir. 1924 nüfus mübadelesi sonrası Yunanistan’dan gelen göçmenlerin
yerleştiği bu köy, zamanla yeni bir kültürel kimliğin, doğa ile uyumlu bir
yaşam tarzının kurucu unsurlarından biri hâline gelmiştir. Bu tarihsel kesit,
Eskikaraağaç’ın hem insan hem kuş göçleriyle tanımlanan çok katmanlı bir mekâna
dönüştüğünü gösterir. Göç, burada yalnızca yer değiştirme anlamı taşımaz; aynı
zamanda dönüşme, yeniden kurma ve yeni anlamlar inşa etme sürecine işaret eder.
Eskikaraağaç, insan ile
doğa arasında uyumu öne çıkaran; sürdürülebilirliğin teknik bir kavram olmaktan
çıkıp gündelik hayatın içinde yeniden anlamlandığı; hayvanlarla kurulan
ilişkinin yalnızca biyolojik düzeyde kalmadığı, kültürel ve etik bir derinlik
kazandığı nadir yerleşimlerden biridir. Bu yönüyle köy, yaşamsal ve düşünsel
bir model olarak da değerlendirilmeyi hak etmektedir. Gelecekte benzer kırsal
bölgeler için Eskikaraağaç, örnek alınabilecek çok katmanlı bir insan-doğa
etkileşimi alanı sunmaktadır.