12 Haziran 2025 Perşembe

Adem Amca ve Yaren’in Köyü: Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşamın Kırsal Hafızası

 


Adem Amca ve Yaren’in Köyü: Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşamın Kırsal Hafızası

Marmara Bölgesi'nin zengin sulak alanları arasında yer alan Uluabat Gölü'nün kıyısında konumlanan Eskikaraağaç köyü, sıradan bir kırsal yerleşim olarak anılmanın ötesine geçmiş, doğa ile insan arasındaki ilişkiler ağını güçlü biçimde örerek farklılaşmış bir kimlik kazanmıştır. Bu köy, yalnızca coğrafi konumunun sağladığı görsel olanaklarla anımsanmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal hafızaya yerleşmiş ekolojik bir duyarlılığın, kuşaklar arası aktarılan bir yaşam kültürünün ve yerelden evrensele uzanan bir çevre bilincinin somutlaştığı bir alan olarak ön plana çıkar.

Eskikaraağaç, 2011 yılında Avrupa Tabiat Mirası Vakfı tarafından Avrupa Leylek Köyü unvanına uygun görülmüştür. Türkiye'nin bu uluslararası çevresel ağı temsil eden tek yerleşimi olan köy, geleneksel yaşam biçimlerinin modern doğa koruma yaklaşımlarıyla buluştuğu nadir örneklerden biri olma niteliği taşır. Yılın belli dönemlerinde köyü ziyaret eden göçmen leylekler, yalnızca biyolojik varlıklar olarak değerlendirilmez; aksine, yaşam alanının ritmini belirleyen, kültürel anlamlarla yüklü, simgesel figürler haline gelirler.

Mart ayından itibaren gökyüzünde süzülen ilk leyleklerin gelişiyle birlikte köyde hareketlilik artar. Bu misafirlerin gelişi, mevsimsel döngüye anlam katan bir ritüele dönüşür. Yerel halk, elektrik hatlarının yalıtılması, özel platformların hazırlanması ve çatılara kurulan yuvalar aracılığıyla bu kuşların köyde barınabilmesi için yıllardır kolektif bir çaba içinde bulunmaktadır. Bu türden uygulamalar, yalnızca hayvanlara duyulan şefkatle açıklanamaz; aynı zamanda insanın doğayla ilişkisini kurduğu etik zeminin derinliğini ve sürekliliğini gösterir.

Köyün tanınırlığını artıran en çarpıcı anlatılardan biri, balıkçı Adem Yılmaz ile her yıl Uluabat Gölü’ne dönen Yaren adlı leylek arasında kurulan sıra dışı bağdır. On yılı aşkın süredir süregelen bu temas, insanla hayvan arasındaki alışıldık sınırları sorgulatan ve yer yer şiirselliğe ulaşan bir ilişki biçimine dönüşmüştür. Yaren’in Adem Yılmaz’ın kayığına konarak birlikte gölde gezinmesi, Adem Bey tarafından beslenmesi, bölge halkı tarafından her yıl sevinçle karşılanır ve çeşitli kültürel anlatılarla desteklenerek insanların hafızalarında önemli bir yere yerleşir. Adem Bey ile Yaren Leylek’in ilişkilerinin belgelenmiş olması, uluslararası düzeyde de yankı uyandırmış; Yaren üzerine çekilen belgesel filmler, pek çok ödüle layık görülerek bu kırsal köyü bir anlatı merkezine dönüştürmüştür.

Eskikaraağaç aynı zamanda doğa temelli turizmin yerel halkla doğrudan temas hâlinde gerçekleştiği bir örnek olarak değerlendirilebilir. Köyde bulunan kuş gözlem kulesi, doğa yürüyüş rotaları, canlı yayın sistemleriyle izlenebilen kuş yuvaları ve yerel üretime dayalı pazar alanları, ziyaretçilerin pasif izleyiciler olmaktan çıkıp sürece aktif biçimde dâhil olmalarına olanak tanır. Bu tür mekânsal ve toplumsal düzenlemeler, kırsal alanlarda gelişen ekoturizm anlayışının içeriğini zenginleştirmekte ve eğitimsel boyutlar kazandırarak çok yönlü bir deneyim sunmaktadır. Özellikle okul grupları ve araştırma ekipleri, bu köyü doğa gözlemi ve çevre eğitimi açısından öncelikli bir saha olarak tercih etmektedir.

Köyün yapısal dönüşümünde leyleklerin göçüyle anılan insan yaşamının da göç ile şekillenmiş olması dikkat çekicidir. 1924 nüfus mübadelesi sonrası Yunanistan’dan gelen göçmenlerin yerleştiği bu köy, zamanla yeni bir kültürel kimliğin, doğa ile uyumlu bir yaşam tarzının kurucu unsurlarından biri hâline gelmiştir. Bu tarihsel kesit, Eskikaraağaç’ın hem insan hem kuş göçleriyle tanımlanan çok katmanlı bir mekâna dönüştüğünü gösterir. Göç, burada yalnızca yer değiştirme anlamı taşımaz; aynı zamanda dönüşme, yeniden kurma ve yeni anlamlar inşa etme sürecine işaret eder.

Eskikaraağaç, insan ile doğa arasında uyumu öne çıkaran; sürdürülebilirliğin teknik bir kavram olmaktan çıkıp gündelik hayatın içinde yeniden anlamlandığı; hayvanlarla kurulan ilişkinin yalnızca biyolojik düzeyde kalmadığı, kültürel ve etik bir derinlik kazandığı nadir yerleşimlerden biridir. Bu yönüyle köy, yaşamsal ve düşünsel bir model olarak da değerlendirilmeyi hak etmektedir. Gelecekte benzer kırsal bölgeler için Eskikaraağaç, örnek alınabilecek çok katmanlı bir insan-doğa etkileşimi alanı sunmaktadır.

 








HAMİDİYE TARIM LİSESİ BURSA: BİR ZİRAAT İDEALİNİN ZAMANLAR ÜSTÜ HAFIZASI

  HAMİDİYE TARIM LİSESİ BURSA: BİR ZİRAAT İDEALİNİN ZAMANLAR ÜSTÜ HAFIZASI Hamidiye Ziraat Mektebi, 1891 yılında Sultan II. Abdülhamid’in ...