Kitaplar hakkında yazmayı seviyorum. Bence her kitaptan mutlaka bir şeyler öğrenebiliriz. Mesela kitapta Para Irmağı adı verilen çok kısa bir hikâye vardı. Toplam yarım sayfa kadardı. Bu hikâyeden şunu öğreniyoruz: Çin kültüründe su, bereketin, şansın ve yaşamın simgesi olarak kabul edilir. Fakat suyun durgun ya da akıcı oluşu onun anlamını değiştirir. Bahçelerde durgun su tercih edilir. Küçük havuzlar ya da göletler, şansı ve bereketi bulunduğu yerde tutar. Akan su ise farklı yorumlanır. Özellikle evlerin kenarından geçen nehirler ya da dereler, şansın ve paranın evden uzaklaşacağı düşüncesiyle hoş karşılanmaz. Bu yüzden akan suyun şansı götüreceğine dair inanç yaygındır.
İşte bu anlayış Para Irmağı adlı kısa hikâyede açık biçimde anlatılıyor. Bir uşak bahçedeki para ırmağını görüyor ve o para ırmağından iki avuç para alıyor. Daha fazlasını toplamak için kendini ırmağa bırakıyor fakat kalktığında bütün paranın akıp gittiğini fark ediyor. Yani elinde kalan sadece iki avuç paradır. Hikâyenin sonunda ise şu yorum yapılıyor: "Para sürekli dolaşımda olan bir şeydir. Kimse üstüne yatıp da hepsini kendine saklayamaz."
Böylece akan su ile paranın dolaşımı arasında bir benzerlik kuruluyor bu hikâyede. Su da para da durmaksızın hareket eder ve hiç kimse onları sonsuza kadar elinde tutamaz. Evet, ilginç bir hikâye ve belki de kitabın içinde en fazla dikkat çekici hikâyelerden biri. Aslında şunu gösteriyor: Paraya, toprağa hiçbir zaman insan sonsuza kadar sahip olamaz. Sadece geçici bir süre sahip olabilir. Oldukça düşündürücü değil mi?